“RANDEVUNUZ VAR MI?”

dua

“Bakın hanımefendi… İki gündür geliyorum ama müdür beyle bir türlü görüşemiyorum. Ne yapmam gerekiyor? Mutlaka görüşmem lazım. Randevu almam gerekiyorsa bana bir gün söyleyin ben o gün geleyim. Çok uzaktan geliyorum. Her gelişimde git-gel kırk kilometre yol yapıyorum. Bana yardımcı olun lütfen!..”

Valla bilemiyorum beyefendi! Müdür bey buradaysa görüşebilirsiniz. Takip edeceksiniz… Benim yapabileceğim bir şey yok.”

Yukarıdaki görüşme, kamuda en küçük bir birim müdürü ile görüşmek isteyen vatandaşın çaresizliğidir. Varın gerisini siz düşünün. Haftalardır ulaşmak istediğiniz birim müdürünü bir üst amirine şikayet etmek için bir üst kattaki şube müdürüne çıkıyorsunuz… Sekreter hanıma durumu anlatıyorsunuz, hemen soruyor hanımefendi… “Randevunuz var mıydı?”

Randevu aldığınızı düşünün… O soğukta, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda, otobüse bineceksin, sonra inip metroya bineceksin, metrodan inip bulabilirsen bir taksi ile randevu aldığın kuruma gideceksin, müdürün makamına gittiğinde sekreterin cümlesi ile yıkılacaksın… “Maalesef Müdür bey bugün hiç gelmedi! Ne zaman geleceği de belli değil.”

Doktora muayene olacaksınız, günler haftalar öncesinden randevu almanız gerekir. Nihayet beklenen gün gelir, randevu saatiniz gelmiştir ama siz hala beklemek zorundasınızdır. Çünkü henüz işi bitmemiştir doktorun.

Hele hele üst düzey bürokrat ya da yöneticilerle bir görüşmeyi deneyin. Randevuyu aylar öncesinden almanız gerekir… Tabii alabilirseniz. Bir Büyükşehir belediye başkanı, ya da bir bakan ile görüşmeyi deneyin. Nasıl ve ne zaman görüşebilirsiniz?

Hayal edin… Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyorsunuz… Mümkün mü? Meramını anlatıp yedi göbek sülalen araştırılsa dahi neredeyse imkansız. Devletin en başındaki kişinin işlerinin çok olması ve sana zaman ayıramamasından daha doğal ne olabilir? Her vatandaş bir kez olsun görüşmek istese seksen milyon vatandaş ile nasıl görüşebilir? Bırakınız Cumhurbaşkanını, onlarca sekreterin buna ne zamanı ne de gücü yeter. Yani çok çok zordur Cumhurbaşkanına ulaşmak… Hatta imkansızdır.

Kullara ulaşmak zordur vesselam… Kimilerine kibirinden ulaşamazsın, kiminin de zamanı yoktur ya da işi çoktur.

Oysa O’na ulaşmak o kadar kolaydır ki!..

Ne sekreteri vardır O‘nun, ne de randevu ister… Sana şah damarından daha yakındır… İstediğin an, istediğin yerde O’na ulaşıp meramını anlatabilirsin. Nerede olursan ol… Saat kaç olursa olsun… O hep seni bekler. “Ey ulu tanrım.” dediğinde artık huzurundasındır O’nun… Olduğun yerde mahcup bir şekilde başını öne eğmişken artık O’nunla konuşabilir, O’na yalvarabilirsin. Ya da ellerini açıp başını kaldırdığında O’nu göremesen de O’na dertlerini, sıkıntılarını söyleyebilirsin. Yeter ki seslen O’na… “Ya Rab’bim.” de. Sadece sen değil, aynı anda aileden bir diğeri de O’nunla görüşebilir… Oğlun yolda yürürken O’nunla konuşabilir, dertleşebilir… Kızın sınav öncesi, sırasına oturduğunda O’ndan yardım isteyebilir. O, her zaman, her yerde, herkese zaman ayırandır.

Gelen kulunu geri çevirmeyendir O… Herkesi kabul eder… Herkesi dinler ve herkese cevap verir. Sekreter yok, aracı yok, randevu yok… “ALLAH’ım” de O’nun huzurundasın… Göremesen de, O, ya karşındadır, ya yanında…

Sen yeter ki  iste…

Fikret ARMAN

About Fikret Arman

ALLAH'ın dosdoğru yoluna ileten tek Kitap; KUR'AN-I KERİM'DİR.

Yorum bırakın