İMAM  KARDEŞLERİME HATIRLATIYORUM

diyanet_hutbe_h91844_be5a7

Tüm imam kardeşlerime esenlik ve güzellikler dileyerek başlamak istiyorum yazıma.

Onların yeri bende bir başkadır. İçlerinde bağrıma bastıklarımda oldu, kızdıklarımda…  Neden kızdığımı hiç içime atmadam anında söyleyenlerden olduğum için hep karşılıklı konuşmuşumdur onlarla.  Keyifle saf tutmuşumdur arkalarında… Yanlış yapıyor olduklarını düşündüğümde uyarmışımdır onları.

Bugünkü yazımda da bir şeyler söyleyeceğim bu değerli kardeşlerime.

Ben biliyorum ki, bütün imam kardeşlerim Allah’ın yardımcılarıdır. Tıpkı Saf Suresinde Yüce Rab’bimizin söylediği gibi.

Saf Suresi 14. Ayet: Ey iman sahipleri! Allah’ın yardımcıları olun! Hani, Meryem oğlu İsa, havarilere: “Allah’a gidişte benim yardımcılarım kimdir?” demişti de, havariler: “Biz, Allah’ın yardımcılarıyız!” cevabını vermişlerdi. Bunun ardından, İsrailoğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre sapmıştı. Nihayet biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler.

Evet… Ben, iman sahibi bütün imam kardeşlerimi Allah’ın yardımcıları olarak görüyorum. Bu nedenle yaptıkları görevin ne kadar anlamlı, ne kadar ince ve fakat tüm bunların yanında çok çok zor bir görev olduğunu düşünmelerini istiyor ve görevlerini bu düşünce ile yapmalarını diliyorum.

*

Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki; Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah’ındır!”

Değerli kardeşlerim sizlerde biliyorsunuz ki, Yüce Rab’bimiz Zümer Suresi 3. Ayetine bu cümle ile başlıyor… Gerçek dinin, saf dinin yalnızca Allah’ın dini, yani Kur’an dini olduğunu söylüyor. Sizlere düşen görev, bunu her namaz öncesi gelen kardeşlerimize hatırlatmak. Hitap ettiğiniz kardeşlerinize yalnız ve yalnız Allah’ın dinini anlatmalısınız.

*

Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki; “Rabbinizden size indirilene uyun; O’nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz?”

Yüce Rab’bimizin A’raf Suresi 3. Ayetindeki bu öğüdünü de Müslüman kardeşlerimize her fırsatta hatırlatmalısınız ki, şeyhlerin, şıhların, cemaat ve tarikat liderlerinin peşlerine takılmasınlar… Onlara, doğru yolun Kur’andan ve Allah’ın arı, duru dininden geçtiğini her fırsatta anlatmalısınız.

* Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki;

Konuşmalarınızda Peygamberimizden de tabii ki bahsedeceksiniz… O’nun şanını şerefini de yücelteceksiniz… Ama n’olursunuz;  salavatlarla değil!.. Şefaatin ve hükmün yalnız ve tümden Allah’a ait olduğunu, her konuşmanızda, Kur’anı okumayan Müslüman kardeşlerinize duyurunuz.

*

Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki;

Allah’ın dininin doğru anlaşılmasında en büyük görev sizlere düşüyor. Sizler sadece Allah’ın Kitabı ile Müslümanları yönlendirirseniz doğru yolu bulacaklardır. Yoksa, “Müslümanım” diyen kardeşlerimizin, kendilerini doğru yol üzerinde zannedip, hayatları boyunca şeytanın ayak izlerini takip edeceklerinden hiç şüpheniz olmasın. Bu durumu engellemek, onlara en yakın kişiler olarak  büyük ölçüde size düşüyor.

*

Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki;

Namaz kıldırdığınız Müslüman kardeşlerinize dini “Türkçe” anlatınız. Bir çoğu Arapça biliyor olabilir… Olsun!.. Sizler içlerinde Arapça bilmeyen bir kişi olduğunu düşünerek dini konuları Türkçe anlatınız. Hitap ettiğiniz insanların anladıkları dili konuşunuz… Nasıl ki İncil;  Süryani alfabesinde Aramice yazılmış, fakat Almanya’da Almanca, İngiltere’de İngilizce, İtalya’da İtalyanca, İspanya’da İspanyolca anlaşılıyor ve anlatılıyorsa, Arapça yazılan Kur’an-ı Kerim’i de Ülkemizdeki inananların anlayabilmesi için onlara anladıkları dilden anlatın ve bu konuda onları teşvik edin. Ben biliyorum ki,  Allah’ın ne dediğimizi bilmemizi istediğini iman ettiğimiz Kitabımızın yazdığını sizlerde biliyorsunuz. ‘Allah’ın Yardımcıları’ olarak sizlerin yapması gereken, cemaate karşı yapacağınız bütün dini konuşmaları TÜRKÇE yapın… Sizleri dinleyen herkes, sizlerin ne dediğinizi, ne demek istediğinizi sizin ağzınızdan anlasın…

* Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki;

Her zaman Kur’andan konuşun… Kur’anda olmayan şeyleri (Kur’anda varmış gibi) anlatmayın. Yüce Allah’ın, “Ey iman edenler” diyerek başlayan ayetlerinde, iman eden herkes için verdiği emri, sizler,  Allah’ın dışındaki bir takım velilere uyarak ya da kendi havanıza göre hüküm vererek “Cuma namazı kadınlara farz değildir!” asla söylemeyiniz. Bu örneği ve benzeri cümleleri söylerken binlerce kez düşünüp konuşunuz… Dinini öğrenmek isteyenler, doğruyu yapmak isteyenler  adına böylesi cümlelerin vebalinin tamamen size ait olacağını biliniz. Bunların hesabını Rab’bimiz sizin sayfanıza yazacaktır.

*

Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki;

Camilerde/Mescitlerde kutlanan kutsal(!) gün ve gecelerin, Allah’ın Dininde yeri oluğunu ya da olmadığını inanan kareşlerimize mutlaka açıklayın. Kur’an da var mı, yok mu? Kur’anda yazmayan bir şey Allah’ın dininden midir? Bunları sizleri dinleyenlere mutlaka anlatın, açıklayın… Oraya gelenleri doğru bilgilendirmekten kaçınmayın.

*

Allah’ın Kitabını bizlerden çok daha iyi bildiğine inandığım imam kardeşlerime hatırlatmak istiyorum ki;

Her gün beş vakit namaza gelenlere, “iman ettik” dedikleri kitabı okuyup anlamaları gerektiğini, bunun için de Kitabı anladıkları dilden okumalarını  söylemeyi unutmayın. Mutlaka ve mutlaka her namaz vaktinde hatırlatın onlara… Kitabı anladıkları dilden okuyup anlasınlar ve dinlerini  o Kitaba göre yaşasınlar…

*

İşte böyle değerli İmam Kardeşlerim… Yukarıda verdiğim örnekler gibi daha onlarca, yüzlerce konu var. Sizler, siz olun, Allah’ın Yardımcıları olun  ve yalnızca Allah’ın dinini konuşun ve anlatın onlara. Güzelliğin farkına varacaksınız.

Hani, çoğu vatandaşımızın düşündüğü gibi “Zaten ne yapıyorlar ki, 5 vakitte 40 rekat namaz kıldırıyorlar… Hepsi bu!”  diye düşünenlerden değilim.

Tam tersine!.. Ben, namaz kıldırmanızın ötesinde, sizlerin, yaptığınız ve yapacağınız  konuşmalarla inananları yönlendirmede, bilgilendirmede  Kur’an-ı Kerim’den sonraki belirleyiciler olduğunuzu düşünen ve Allah’ın dini konusunda vebalinizin çok çok büyük olduğuna inananlardanım.

Hesap günü, Yüce Rab’bimiz İslam alemini sorgularken, iman edenlerin çok büyük bir bölümünün, yaptıkları ibadetlerin doğruluğu  nedeniyle  sizleri göstereceğinden, dinlerini sizlerden öğrendiklerini  söyleyeceklerinden hiç şüpheniz olmasın…

Unutmayın!.. Vebaliniz çok ama çok büyük!.. Allah yardımcınız olsun…

En doğrusunu Allah bilir.

Selam ve Dua ile,

Fikret ARMAN

About Fikret Arman

ALLAH'ın dosdoğru yoluna ileten tek Kitap; KUR'AN-I KERİM'DİR.

Yorum bırakın